23 Mayıs 1980 Mithat Paşa Semineri

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

 

Sayın Başkan, Sayın Dekan,

Seminere katılan seçkin davetliler,

Değerli Arkadaşlarım,

 Üniversitemizin en genç fakültesi olan “Siyasal Bilimler Fakültemizin” düzenlediği bu seminere hoş geldiniz. Henüz kuruluş çabaları içinde olan bu değerli ilim müessesemizi, kuruluşun bin bir güçlükleri içinde iken böylesine zengin içerikli ve uluslararası bir toplantıyı gerçekleştirme görevini yüklendikleri için kutlarım.

Toplantının başarı ile düzenlenmesi yanında fakülte olduklarından bu yana ilk defa düzenledikleri bu çaptaki bir bilimsel toplantı için seçtikleri konunun isabeti de kendilerinin bir defa daha kutlanmasını gerektiren bir husustur.

“Mithat Paşa ve Zamanı”

Tarihin tozlu yaprakları arasına girmiş bu şahsiyeti ve onun yaşadığı zaman kesimini bugün toplumbilimi ve siyaset bilimi pertavsızları altına getirdiğimiz zaman tarihin ne tükenmez bir ders kaynağı olduğunu bir defa daha kabul etmek durumunda kalacağız.

Amacı devlet adamı ve siyaset adamı yetiştirmek olan bir üniversiter kuruluş, bir devlet adamının niteliklerinin ne olması gerektiğini açıklamak ve vurgulamak için Mithat Paşa’dan daha anlamlı bir örnek bulamazdı.

Meslek hayatına 18 yaşında, Babıali sadaret kaleminde başlayan Mithat Efendi’nin 20 yıl Şam, Konya, Kastamonu, İstanbul, Suriye ve Rumeli de görevler aldığını ve 40 yaşına doğru Paşa unvanı ile Niş genel valiliğine atandığını görüyoruz.

 

Bundan sonra da Tuna Eyalet Valiliği, şurayı devlet vekilliği, Bağdat Valiliği Edirne Valiliği gibi yönetim hizmetleri büyük başarılarla ve her gittiği yerde eserler bırakarak sürüyor.

Hayatının bu döneminde sadrazamlığa erişen Mithat Paşa’nın devlet adamlığındaki gücünün bu 30 yıllık engin idari tecrübesinden kaynaklandığını saptamak, belki bugün siyaset sahnesine atılma hevesinde olanlar için çok değerli bir örnek yaratmak olacaktır.

Bu seminerde Mithat Paşanın hayatı ve zamanı, siyaset tarihçisinin sonsuz bilim merakını doyuracak zenginliklerle ortaya çıkarken, sayısız ibret vesileleri de bilim adamlarının dışında kalanların nasibi olmalıdır.

Genç fakültemizin, genç mensuplarına sesleniyorum:

Başarılı  bir öğrenime, geniş bir yönetim tecrübesi eklemeden ,yerini dolduran güven veren, saygın  bir siyaset adamı olunamaz.

Bunun en güzel örneklerini Ulu Önder Atatürk ten de verebilirim:

  Birinci Cihan harbinde Çanakkalede İngiliz işgal kuvvetlerine karşı birlikte savaştığımız Alman baş komutanı Liman von Sanders’in Mustafa Kemal hakkındaki  izlenimleri :

 

Bu sebeple daha o akşam Anafartalar mıntıkasında toplanan bütün birliklerin komutasını Arıburnu Cephesinin kuzeyindeki 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey e verdim.

İlk askeri başarısını Trablusgarp ta kazanmış olan Mustafa Kemal Bey Sorumluluk almasını seven, görevine bağlı bir komutan karakterine sahipti.

Kendisi 25 Nisan sabahı 19. Tümen ile ve kendi kararı ile muharebeye müdahale ederek  düşmanı sahile kadar sürmüş, Bundan sonra da üç ay durmaksızın, şiddetli taarruzlara, kırılmaz bir dirençle karşı koymuştur.

Kararlılık ve çalışkanlığına tamamen güvenebilirdim.

Harbin sonunda Türkiye den ayrılırken yayınladığı veda mesajında şöyle yazıyordu:

31 Ekim 1918

Ordular grubunun emir ve komutasını Mustafa kemal Paşa hazretlerinin,birçok meşhur muharebede liyakat ve ehliyetini ispat eden ellerine devretmek mecburiyetinde kaldığım şu anda, emir ve komutam altında, imparatorluğun menfaati uğruna ifa ettikleri hizmetlerden dolayı bütün subay,memur ve erlere kalpten teşekkürlerimi sunarım.

 

Atatürk ün Adof Hitler hakındaki izlenimlerini  de İstanbul Üniversitesinin  yeniden kuruluşunda  Almanya dan gelen hocalardan Profesör Nissan  hayatını yazdığı kitabinda Atatürk ün hemşiresi için yapılan konsültasyonda Atatürk ile karşılaştığını ve onun Adolf Hitler hakındaki kanaatını ondan çok etkilenmiş olarak şöyle yazar:

Profesör Nissen den Atatürkün rahatsız olan kızkardeşi Makbule Atadan için tıbbi konsültasyon istenir

Bu kısa buluşmada Atatürk ün Prof Nissen üzerinde bıraktığı izlenimleri ve Adolf Hitler hakkında da Atatürk ün kaatini  Prof Nissen hayat hikayesini yazdığı Karanlık sayfalar Aydınlık sayfalar adlı otobiyografisinde  şöyle anlatır: 

 Ben onu kız kardeşinin hasta yatağının başucunda tanıdım :

 O zamana kadar tanıdığım ve görevli ya da emekli generallerin ayrılmaz parçası olduğuna inandığım askeri tavırlardan eser yoktu.

 Birinci Dünya Savaşındaki, tek başarılı general olmasına ve İstiklal Savaşı sırasında Yunanlılara karşı kazandığı zaferler, bütün dünyada yaratıcılığın en parlak örneği olarak kabul edilmesine rağmen, giyiminde ya da davranışında asker kimliğine dair en ufak bir belirti vermiyordu.

Kendisini üniforma ile sadece bir kez İran Şahı için verdiği davette görmüştüm. Özenli bir Fransızca konuşuyor ve belli ki bu dili kullanmaktan zevk alıyordu. Bir süre sonra konuşmamızı Almanya’nın durumuna getirdi. Kısa ve öz sorularından, konunun kendisini ne kadar meşgul ettiği ve Hitler’e karşı en ufak bir sempati duymadığı anlaşılıyordu.

 Gerçi Hitler hakkında doğrudan söylediği olumsuz bir sözünü hatırlamıyorum,ama soruları ve mimikleri, gökyüzünde yükselen bu yeni diktatör yıldızından hiç hoşlanmadığını ele veriyordu. Sadece bir kez belirgin bir sözüne şahit oldum:

Soru cevap oyununun bitiminde ben de Nazilerin savaş amaçlarını anlatmayı tamamladığımda, fikrini şahıslardan soyutlayarak sanki felsefi-psikolojik bir ifade olarak belirtiyormuş gibi:

Hayatında henüz ne devlet adamlığı ne de askerlik alanında başarı göstermemiş birine ,bütün yetkileri vermenin çok temel bir hata olduğunu ve bir onbaşının gerektiğinde kendisini general ilan etmekten bile çekinmeyeceğini söyledi.’’

İşte kültürlü bir ilim adamının, Atatürk ile kısa bir süre  bir araya gelmesinde dahi,nasıl nadir bir kişilikle karşı karşıya olduğunu fark etmesi ilginçti.  

“Mithat Paşa ve Zamanı” nı titizlikle inceleyecek bu seminere katılanlara başarılar diler, hepinizi saygı ile selamlarım.

Rektör vekili

Prof.Dr.Erol Düren

 

Açılış konuşmasını yaptığım bu seminerin tarihinin , 12 Eylül 1980 de vuku bulan  askeri darbeye ne kadar yakın olduğu dikkatinizi çekmiştir.

Böyle zamanlarda siyaset adamlarının niteliklerinin ne kadar önemli olduğu bir kere  daha ortaya çıkmaktadır. E.D.