Albert Einstein

 

3-“Son yüzyılın beyni” denen Einstein’a yakından bir bakış ve Türkiye’ye ilgisi. 

    Linus Pauling in hayatından bahsederken gördüğünüz  gibi orada  karşımıza Einstein çıktı.Öyle olunca da ondan bahsetmek farz oldu. Hoşuma giden güzel bir deyim vardır :

 

    “Deve kervanlarını misafir edecek hancı, kapısını yüksek  açsın.

 

     Şimdi ben de atom alimlerine bulaştım bakalım onları bu kapıdan nasıl sokacağım. 

     Einstein adı ile yolum ilk defa Almanya da kesişti: 1961 yılında Almanya da Giessen Üniversitesi Tıp Fakültesinde geçici görevle bulundum .Daha sonra  Kendi Üniversitem ile Giessen Üniversitesi arasında yakın İş birliğini yıllarca devam ettirdim.

 

Alman Cerrahi Cemiyeti ve Deutsche Akademie der Natur Forsher ın üyelikleri verildi.Akademiden üyelik verilmesi formalitelerinin  tamamlanması sırasında adet olduğu üzere el yazım ile  curriculum vitae mı vermem gerekti.Bunu isterken de güzel bir jest yaptılar verilen üyeliğin önemini belirtmek  için Albert Einstein dan da üye olurken  bunu istemiştik dediler ve onun da el yazısı ile verdiği C.V. sinin bir kopyasını, her kabul edilen üyeye verildiği gibi, bana da verdiler.(Resimler1,2,3 4);Einstein ın C.V.si,Türkçesi

Ve üyeliğim ile ilgili belge)

 

Albert Einstein ın Deutsce Akademie der NaturForscher’a Üyelik için verdiği C.V -.sinin Türkçe tercümesi

 

 

 I-    Yahudi bir ailenin oğlu olarak 14 Mart 1879 da dünyaya geldim. Babam tüccardı. Benim doğumumdan hemen sonra Münih’e, sonra da 1899 da İtalya’ya taşındık. Babam 1902 de ölene kadar İtalya’da kaldı.

 

II - III. İlkokulu ve 7. sınıfa kadar liseyi Münih’te Luitpoldgymmnasium’da okudum. 1884’te ailemin yanına İtalya’ya gittim. Bir yıl sonra da İsviçre’nin Aarau kentine gittim ve orada 1896 da liseyi bitirdim. 1896-1900 arasında Zürich Teknik Üniversitesinde Matematik okudum ve mezun oldum, oradaki hocalarımdan özellikle H.F. Weber, Geiser ve Minkolai’yi anmak isterim.

 

IV. 1900 – 1902 arasında İsviçre’de özel öğretmenlik yaptım ve İsviçre vatandaşlığını kazandım. 1902 – 1910 arasında İsviçre Patent Ofisinde uzman denetçi olarak çalıştım. 1909-1911 arasında Zürich Üniversitesinde misafir profesör olarak çalıştım. 1911 den 1912 ye kadar Prog üniversitesinde teorik fizik kürsüsünde kadrolu profesör olarak çalıştım. 1913 -1914 arasında ise İsviçre Politeknik Yüksekokulunda teorik fizik profesörü olarak çalıştım. 1914 ten sonra da Berlin Prusya Akademisinde kadrolu profesör olarak çalıştım ve kendimi tamamen bilimsel çalışmalara adadım.

 

V. Yayınlarımın hemen hepsi Prusya Akademisindeki raporlardan oluşan fizik üzerine kısa çalışmalardan ibarettir.

En önemlilerinin konuları şöyle sıralanabilir:

Brown Hareketi 1905

Planck Formülü Teorisi ve Işık Kuantumları  1905, 1912

Özel İzafiyet Teorisi ve Enerjinin Korunumu 1905

Genel İzafiyet Teorisi 1916 ve daha sonrasında.

Ayrıca termik değişiklikler üzerine çalışmalarım var, bir de 1912 de Prof. W. Mayer ile birlikte hazıradığım Gravitasyon ve Elektriğin homojen yapısı ile ilgili çalışmamız var.

 

VI. Arasıra konferans vermek için Fransa’ya, İtalya’ya, Japonya’ya Arjantin’e, İngiltere’ye ve Amerika Birleşik Devletlerine gittim. ABD gezisi Pasadena’ya yaptığımı saymazsak bilimsel amaçlı değildi.

 

VII. Benim asıl araştırma hedefim her zaman fiziksel teorik sistemin basitleştirilmesi ve homojenleştirilmesi idi. Makroskopik olaylarda bu amaça çok rahat ulaştım, ama yerçekimi ve atom yapısı konularında ulaşamadım.   Modern Kuantum biliminin bu sorunlarda kazandığı başarılara rağmen çözümden oldukça uzak olduğuna inanıyorum.

 

VIII.Birçok bilimsel kuruluşa üyeliğim ve aldığım bir çok nişan var, ayrıca Hollanda Leiden Üniversitesinde de misafir profesörlük görevim var.  Benzer bir bağlantım da Oxford Church College ile var.

 Adresim: Haberlandstrasse 5, Berlin.

Bir sınıf resmimizi ve yayınlarımı ekte gönderiyorum.

 

1652 yılında kurulmuş olan bu çok ünlü  Akademi İkinci

      Dünya Savaşından sonra doğu Almanya da kalmıştı.

 

Ünlü bir hocamızı bir gün ofisinde bir vesile ile  ziyaret ettiğimde  duvarlarına asılı ödül ve diplomaları arasında Almanya dan aldığı bu değerli üyeliğin belgesini gösterirken bunun Türkiye den yalnız kendisine verildiğini de ilave etmişti.Söyleyip söylememekte tereddüt ettim ama kendimce göre şöyle zararsız bir giriş buldum:

-“Efendim bu üyeliği bana da verdiler ama Doğu Almanya da kalmış bir kurumun verdiği üyeliğin bilimsel değeri hakkında tereddüdüm vardı sizin de aldığınızı görünce rahatladım”

Dedim fakat keyfinin kaçmasına mani olamadım o ana kadar

koluma girmiş olarak beni  gezdirirken kolumu bıraktı !.

 

 Biraz sonra Albert Einstein ın Nazi Almanyası’ndan çıkmak zorunda kalan kırk kadar değerli üniversite hocasının yeni kurulan   İstanbul Üniversitemize alınması için yazdığı mektuptan da bahsedeceğim.

Acaba diyorum Üniversitemizin de bu mektubu bir şekilde değerlendirmesi iyi olmaz mı?

 

Einstein ın Amerika ve dünya  ile tanışması iki ayrı dönemde gerçekleşti:

 

-İlki Almanya da Hitler’in gelişinden evvelki dönemde yaptığı temaslar ki bunların temelini teorik fizikte yaptığı buluşlar ve bunların anlamlarını izah eden temasları teşkil eder.Bu çalışmaları ile kendisine 1921 de Nobel Fizik ödülü verildi.

 

Sonradan çok büyük ses getiren Relativité teorisi hakkında “henüz tam olgunlaşmamış ve bazı çelişkileri bulunduğu” kanaatı vardı.

 

1922 de uzak doğu ülkelerine yaptığı bir gezide en çok Japon halkından etkilendi ve onlar için şu öven sözleri kullandı:

“Of all the people I have met,I like the Japanies most,as they are modest,intelligent,considerate and have a feel for art.(Temas ettiğim bütün halklar arasından en çok,alçak gönüllü,zeki,makul ve sanat kabiliyeti olan   Japonları seviyorum.)

Dönüşte Filistin de 12 gün kaldı ve bunu seyahatlerinde en uzun kaldığı bir yer olarak niteledi.Orada yaptığı konuşmada

Japon toplumunun kültürlerine bağlılığından ve kişiliklerini kabul ettirmiş olmalarından da etkilenmiş olarak ,geçmişte bunu Yahudi halkının yapamadığına üzüldüğünü,bugün ise bunları Yahudi halkında da gördüğüm için mutluyum dedi.

 

2-İkinci dönemi de Yahudi asıllıların Almanya dan sürülmesi sırasında kendisine yeni bir yurt araması dönemi.

Bu dönemde Amerika da ve Avrupa da değişik yerleri dolaştı.

 

Nisan 1933 te Hitler in başa geçmesini takiben çıkarılan bir kanunla bütün Yahudi asıllı resmi görevliler işlerinden çıkarıldılar.Ayrıca Einstein adının asılacaklar listesinde bulunduğu, yardımcı olanlara 5000 dolar verileceğl duyuruldu

Bu arada Yahudi asıllı ilım adamlarının kitaplarının toplatılarak yakılması eylemi gerçekleştirildi.Bu kitaplar arasında Einstein’ın da kitapları vardı. Bir Alman mecmuasında Einstein ın adı Almanya nın düşmanları listesinde, yanında “henüz asılmayanlardan” açıklaması ile  bulunuyordu.

Einstein bu sıralarda 2 aylık misafir profesörlük çalışması için California İnstıtude of Technology de bulunuyordu.

Mart 1933te hemen Avrupa’ya döndü.Beçika, İngiltere ve Fransa yı dolaştı.

 

Şimdi zurnanın zırt dediği noktaya geldik !

 Einstein, 1932 de Fransa da ikenTürkiyedeki  İsviçreli Profesör Mahle ile başlayan Üniversite reformu hareketini duymuş ve kırka yakın Yahudi asıllı Alman profesör ile anlaşma yapıldığı bilgisini almıştı.Bir o kadar daha Alman profesör de Türkiye ye gelmek arzusunu gösterince  Einstein dan bunu gerçekleştirmesini istemişler.

Mektubunda göreceğiniz gibi çok değerli ilim adamları olmalarına rağmen  Hükumetimiz buna, haklı olarak,olumlu cevap veremedi.

Çünkü akademik kadroda Türk –Alman hoca dengesi fazla bozulacaktı:

1933 Üniversite reformundan evvel Darülfünun

Öğretim üyesi kadrosu 155 idi. 96 öğretim üyesi kadro dışı bırakıldı.Üniversite ye kalan 59 öğretim üyesi ile beraber

38 yabancı öğretim üyesine yer verilince toplam 97 öğretim üyesinin 38 i yabancı oluyordu.

17 Eylül 1933  tarihli bir mektup Ankara,Başbakanlık’ ta alındı.

Mektup İnönü ye:  Union de Societe” O.S.E. Yahudi Cemaatini Koruma Birlğli ŞerefBaşkanı Prof.Albert Einstein dan geliyordu ve 9.Ekim.1933 tarihi ile mektup,  İnönü den   Maarif vekaletine havale ediliyordu:

 

           Mektubun ve Türkçe tercümesi ve kopyası

                   (Belgelerin kaynağı belli değil)

 

Sayın Ekselansları “OZE” Dünya Birliği Şeref Başkanı olarak Almanya dan kırk profesör ve doktorun ilmi ve tıbbi çalışmalarına Türkiye de devam etmelerini  Ekselansları’ndan rica ediyorum.Yukarıda belirttiğim

kimseler Almanya da bu gün geçerli yasalara göre mesleklerini orada icra edemiyorlar.Bu şahısların çoğunluğunun engin bilgisi.tecrübesi ve ilmi değerleri vardır. Yeni bir ülkede yerleşebildikleri takdirde değerlerini ispat edebilirler.Çok sayıda baş vurular arasından birliğimizin seçtiği bu değerli ilim adamlarına ülkenizin kanunlarına göre uygun olacak yerlerde  ülkenize

gelip mesleklerini icra etmelerine müsaade etmeniz

halinde bu bilim adamları bir yıl ücret almadan çalışabileceklerini de beyan etmektedirler.Bu baş vurumuza destek olarak şunu da ilave etmek isterim ki hükumetiniz, bu talebi karşıladığı takdirde yalnız insani bir davranış sergilemekle kalmayacak  ülkenize de faydalı bir hizmet yapmış olacaktır.

Ekselanslarına sadakatla hizmet etmekten şeref duyarak,        İmza:  Prof.Dr.Albert Einstein

 

 

 

 

 

 

 

 

(İnönü nün Einstein a Mektubunun Türkçesi)

 

14 Kasım 1933 te Başbakanlıktan şu cevap verildi:

İnönü’nün Einstein’a 14.Kasım 1933 tarihli  mektubunun     orijinal Fransızcası

 

 

 

Einstein ın bu gruba aracı olması, kendisini grubun içinde zikretmemekle beraber bir çok çevrelerde kendini de dahil edecek mi idi? şüphesi uyandırdı

.Fakat özellikle Amerika da o kadar iyi tanınıyor ve benimseniyordu ki başka bir hedef seçmesi ihtimali mantıklı olmazdı.Nitekim kısa bir süre sonra kendisine A.B.D. vatandaşlığı da verildi.

Fakat benim kanaatım ,teklif ettiği gruptan, kadrolarımızın sınırlılığı nedeni ile , kendisinin önereceği birkaç hocayı daha kabul etmemiz Einstein’a olumsuz cevap vermiş olmamak için  iyi birjest olur ve ayni zamanda yeni kurulmuşÜniversitemize ilgisini devam ettirirdi.

 

. Atatürk tabii ki bu değerli ilim adamlarının yeniden kurulan Üniversite ye alınmalarını teşvik ve tasvip etmişti.Yanlız bu konu ile ilgili yazışmalarda zannedildiği gibi Atatürk ün doğrudan  muhaberatı olmamıştır. İnönü nün reddi de sonra gelen teklifler içindir.

Bazı yazılarda görüldüğü gibi İnönü’nün günahı alınmasın.

 

Bu konuyu burada noktaladıktan sonra Einstein ın yaşamında en kritik döneme giriyoruz.

 

Einstein, bilim alanı itibariyle atomun tahrip unsuru haline

getirilebileceği bir alanda çalışıyordu.Almanya, 1939 yılında ikinci dünya harbini başlatınca önce Nazi Almanyası ını bu yolla dize getirmek, hem İngiltere hem de Amerika için düşünülecek bir konu haline geldi.

 

 

Nazi Almanyasında bu konuda yoğun olarak çalışıldığını  söyleyen ve Amerikalı meslekdaşlarını uyaran Einstein, bu meslektaşları tarafından da desteklenerek Başkan Rooswelt e müşterek bir mektup yazdılar.

 

Nazilerin insanlık dışı davranışları Einstein ı ınefret ve kin ile doldurmuştu.Onun için bu konuda çalışmakta da sakınca görmedi.

Aslında Einstein sol eğilimli ve harbe karşı idi.Fakat atom bombası gerçekleştirilirse bunun da Nazi Almanya sına karşı kullanılması ve bu harbe son verilmesi  hususunda hiç tereddüdü yoktu.

Albert Einstein:

Emigration from Germany

 

  Einstein “Pasifizm” kanatlarını ,

yandaki “Dünya Barışı” sütununa dayadı,

 Kollarını sıvayıp “Hazırlık” kılıcını eline aldı.

 (1933’ lerde Atom bombasının yapılmasına katılmaya hazır.)   

 

(Resim;Einstein vuruşmaya hazırlanıyor)

 

Fakat özellikle Rusya bozgunundan sonra Müttefik güçler, Almanya yı atom bombası olmadan da dize getirmekte olduklarını gördüler veNükleer bomba nın Almanya için gerekli olmayacağını ve Avrupa nın orta yerinde çok tahripkar olacağını düşündüler..

 

Ancak doğudan yeni bir problem gelişiyor ve Bolşevik  Rusya sorun olmaya hazırlanıyordu.Batı ile Rusya arasındaki soğuk harp en sıcak !  günlerini yaşamaya başladı.

Amerika da Senatör McCarthy ülkede adeta bir komunizm fobisi yaratmıştı.  Fakat yeni şartlar için nükleer güç kullanılacaksa Einstein ın yeri artık bu cephede değildi.

 

Denge sağlayıp büyük çatışmayı önlemeye çalışan karı- koca  Goldenberg lerin muhakemesi ve ölüme mahkum edilmeleri de bu telaş ve endişenin sonucu idi.

Ancak ayni konuda çalışıp Macaristan dan Amerikaya iltica eden   meslekdaşı  onu ikna edince bu hususta çalışmaları  yürütecek olanManhattan projesi ne katılmayı kabul etti.

 Buna  hiç gönüllü değildi. Atom bombası harbi bitirir fakat sulhu getirmez diyordu.

 

Nazi Almanyası dize getirildikten sonra onun hırçınlığı kalmamıştı.

Ölümünden bir yıl önce arkadaşı Linus Pauling e “Başkan

 Rooswelt e gidecek o  mektubu imzalamak hayatımın hatası idi” dedi

.Ayni şekilde Jurgen Neffe, yazdığı “Einstein ın biografisi”nde(resim)Einstein ın bu ruh halini şu sözlerle nakleder:

“Einstein,insanlığın bu çıldırmış halini görünce bir yazısında adeta Yaradan’a isyan eder ve şöyle der: Mensch ist eine schlechte Erfindung”(insan kötü bir ürün ! ) “

 

 

 

 

 

Einstein ın bu eğilimi farkedildiği için  her şeyi çok yakından takip eden FBİ, onun işin içine fazla sokulmaması konusunda Başkanlığı ve projede çalışanları uyarıyordu.

 

Bu nedenle Einstein in teorik fizik alanı ile Atom bombasının gerçekleşmesine önemli katkıları olmuşsa da gerçekleşmesine katkısı sınırlı kaldı.

 

Einstein ın son günleri

 

17 Nisan 1955 te Einstein da karın içi bir kanama oldu.Bu kanama,948 senesinde profesör Rudolf Nissen tarafınadan  kendisinde tespit edilen ve duvarının takviyesi şeklinde cerrahi olarak tedavi edilen bir karın içi aort aneurizmasının yırtılması sonucu oluşmuştu.Tekrar hemen ameliyat etmek istediler fakat Einstein kabul etmedi:

Ben gitmek istediğim zaman giderim.Hayatı sun’i olarak uzatmak sevksiz bir şey.Bu güne kadar üzerime düşenleri yaptım.

Gitme zamanım geldi ve onu da zarif bir şekilde yapacağlm” dedi

ve ertsi gün 76 yaşında öldü.

 

Ailesinin müsaadesi alınmadan Einstein ın beyni, muhafaza edilmek üzere ve ileride Neurloji biliminin Einstein’ı neyin bu kadar zeki yaptığını araştırması için alındı ve saklandı.

 

Not:

“Einstein ın 1948 yılında karın aortu anevrizma ameliyatını yapan profesör Rudolf Nissen Nazi Almanya sından çıkarılan ve İstanbul Üniverstesi 1933 yılı reformunda üniversite ye kabul edilen 38 öğretim üyesinden biridir ve benim de 42 yıl görev yaptığım Cerrahpaşa Cerrahi Kliniğinin 1933-1939        yılları arasında Direktörlüğünü yapmıştır.

Dunkle Blaetter –Helle Blaetter adlı otobiyografisinde İstanbul da geçirdiği yıllardan uzun uzun ve Atatürk ten   hayranlıkla bahseder.Bu hususa (10 Kasım 2011 den Atatürk e bakış) konuşmamda temas etmiştim.

 

1962 yılında Almanya da Giessen Üniversitesinde iken Giessen Üniversite Cerrahi Kliniğinin direktörü Profesör Vossschlte bir toplantıda görüşmekte olduğu Profesör Nissen e

-Bak İstanbul da senin kliniğinden bu genç şimdi benim yanımda diye tanıtır tanıtmaz;

-“İstanbul u sonra uzun uzun konuşuruz. Bu sabah haberlerde dinledim havacılar İnönü’nün yanında duruma hakim olmuşlar” dedi.

 

27 Mayıs ı960 ihtilalinden sonra Talat Aydemir’in başkaldırışından bahsediyordu veTürkiye ile hala yakından ilgileniyordu .

Fihrist teki 10 Kasım 2011 den Atatürk e bakış

.yazısında Prof.Nissen in Atatürk hakındaki izlenimlerini de bulacaksınız”   E.D